Hüseyin Bircan
  Yazım Yanlışları
 

Yazım Yanlışları

 

"de,da" Bağlacının Yazımı:
A)Genel olarak "dahi, bile" bağlaçlarıyla aynı anlamdadır. Bağlaç olup olmadığını anlamak için cümleden çıkarmayı deneriz. Cümleden çıkarıldığında, cümle yapısı bozulmazsa bağlaç olduğunu anlarız ve ayrı bir sözcük olarak yazarız. Örnek :
üBuraya kadar gelip de ona uğramamak olmaz.
üSen de çok oldun artık!
B)Bu bağlaç kendinden önce gelen sözcüğün ünlülerine kalınlık-incelik yönünden uyar. Örnek:
Gençliğimizle birlikte umutlarımız da uçup gitti.
Onu gördüyse de görmezlikten geldi.
C)Kendinden önce gelen sözcük, sert ünsüzle bitse bile, bu bağlaç sertleşerek "te,ta" biçiminde yazılamaz. Yazılırsa yazım yanlışı ortaya çıkar. Örnek :
Bu iş küçük te sen gözünde büyütüyorsun. (Yanlış)
Bu iş küçük de sen gözünde büyütüyorsun. (Doğru)

Bağlaç olan "de, da" ile, ad durum eki olan "-de, -da" karıştırılmamalıdır. "-de, -da" eğer ad ad durum ekiyse kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılır. Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı da yapısı da bozulur. Örnek :
üBir süre sessizce yolda yürüdük.
üÇiçeklerin kökünde bir hastalık var.
İki "de, da" üstüste gelirse birincisinin ad durum eki, ikincisinin bağlaç olduğu dikkate alınmalıdır.
Örnek : Telefon ettim evde de yokmuş.

"ile" Sözcüğünün Ek Olarak Yazımı:
"ile" sözcüğü kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılırsa şu kurallara dikkat edilir :
A)Ünsüzle biten bir sözcüğe ile getirildiğinde başındaki " i " sesi düşer ve ünlü uyumuna uyar.
Örnek : Okulla ev arası yarım saat sürüyor. (okul + ile okulla)
Erzurum'a kadar trenle gittim. (tren + ile trenle)
B)Ünlüyle biten bir sözcüğe, ile getirildiğinde, başındaki " i " sesi " y " ye dönüşür, yine ünlü uyumuna uyar. Örnek : Buraya kendi ayağıyla geldi. (ayağı + ile ayağıyla)
Silgiyle kalem istedi benden. ( silgi + ile silgiyle)

"ki" nin Yazımı:
"ki" eğer bağlaçsa;
A)Genel olarak iki cümleyi bağlama görevi yapar. Örnek:
Hava o kadar güzeldiki kendimi hemen sokağa attım.
1. cümle 2. Cümle
Bir de baktımki ortalıkta kimse kalmamış.
1. cümle 2. Cümle
B)Kişi ve işaret zamirlerinden sonra gelen "ki" de bağlaç olup ayrı yazılır. Örnek :
Ben ki, Bizler ki, Durum o ki
Kişi zamiri kişi zamiri işaret zamiri
C)Bazı bağlaçlarla birlikte kullanılmasına karşı, kalıplaşmış "ki" ayrı yazılır. Örnek :
Öyle ki, yeter ki, kaldı ki
UYARI : "ki", eğer bağlaçsa daima ayrı bir sözcük olarak yazılır. Ayrıca kendinden önce gelen sözcüğün ünlülerine uyum gösterip "kı" olmaz.
Kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazılan "ki" ler ise şunlardır :
A)"de" durum ekinden sonra gelip addan sıfat yapan "ki" : Örnek :
üevdeki hesap, kafamdaki plan, yoldaki insanlar
B)İlgi zamiri olan "ki" : Örnek
üSeninki, sınıfınki, bizimki
C)Bazı bağlaçlarla kalıplaşan "ki" : Örnek :
üOysaki, mademki, halbuki, sanki
D)Zaman bildiren sözcüklerden sonra gelen "ki" : Örnek :
üDünkü, akşamki, az önceki

"mi" Soru Edatının Yazımı:
A)"mi" soru edatı, cümleye soru anlamı katsa da katmasa da kendinden önce gelen sözcükten ayrı yazılır : Örnek :
üO da bizimle gelecek mi?
üGördün mü şimdi yaptığını!
üKonuşmaya başladı mı susmaz.
B)"mi" soru edatı, ayrı yazılmasına karşın kendinden önce gelen sözcüğe, kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık yönünden uyum sağlar. Örnek :
üOkudun mu?
üGüzel mi?
üAkıllı mı?
C)"mi" soru edatından sonra gelen zaman ve kişi eklentileri soru edatıyla bitişik yazılır. Örnek :
üOnunla sık sık görüşüyor musunuz?
üOlanları bilir miydi de?

Tarihlerin Yazımı:
A)Gün ve ay adları, yanlarında rakam olmadan yazıldığında, küçük harfle başlar. Örnek :
üOğlum aralık ayının soğuk bir gününde doğdu.
üÖnümüzdeki hafta, salı günü onu görmeye gidelim.
B)Belirli bir tarihi gösteren ay ve gün adları her yerde büyük harfle başlar. Örnek :
ü1986'nın Mart ayında başladı göreve.
üCumhuriyet 29 Ekim 1923 'te ilan edildi.
C)Gün ve ay bildiren tarihler şu şekilde yazılabilir : Örnek :
ü4 Aralık 1996
ü2.12.1996
ü4/12/1996

İkilemelerin Yazımı:
İkilemeler daima ayrı yazılır ve ikilemeyi oluşturan sözcüklerin arasına hiçbir noktalama işareti konulmaz. Örnek :
üSoruları düşüne düşüne çözmelisin. (Doğru)
üYavaş, yavaş yerinden doğruldu. (Yanlış)
Pekiştirmelerin Yazımı: Sıfatların başına gelerek onların anlamlarını pekiştirmeye yarayan ön ekler, daima sıfata bitişik yazılır. Örnek :
üBembeyaz örtü (Doğru)
üYapa yalnız adam (Yanlış)
Sayıların Yazımı: Sayıların rakamlarla gösterilmesi ya da yazıyla yazılmasına ilişkin başlıca kurallar şunlardır :
A)Herhangi bir anlatım türünde (roman, öykü, deneme, mektup) kesinlik anlamı önem taşımayan sayılar, yazıyla gösterilir. Örnek :
üBu kitabı yazalı beş yıl oldu.
üBahçede dört beş çocuk oynuyordu.
B)Kesinlik anlamı önem kazanan konularda, bilimsel yazılarda sayılar rakamla gösterilir.
üMarmaris'te 2000 hektar orman yandı.
üBaktım, termometre 30 dereceyi gösteriyordu.
C)Çok sıfırlı sayıların ana sayılardan sonraki basamakları yazı ile gösterilebilir . Örnek :
ü13 milyar, 20 trilyon
UYARI : Çek ve senetlerde sayı basamakları bitişik yazılır.

Kısaltmaların Yazımı:
A)Tek heceli sözcükler, ilk harfleri alınarak kısaltılır. Kısaltmanın sonuna nokta konur :
üSözcük kısaltılmış şekli
Zarf z.
Test t.
B)Çok heceli sözcükler, genellikle baştan iki ya da üç harf alınarak kısaltılır : örnek :
üSözcük kısaltılmış şekli
Cadde cad.
Doçent doç.
Bölük bl.
C)Özel adlar genellikle her sözcüğün ilk harfi alınarak kısaltılır. Kısaltmada harfler arasına nokta konmaz : Örnek :
üÖzel Ad Kısaltılmış şekli
Posta Telefon Telgraf PTT
Devlet Malzeme Ofisi DMO
D)Özel adların kısaltmalarına getirilen ekler, kesme işaretiyle ayrılır : Örnek :
üDoğru Yanlış
TV'de TV'da
DMO'ya DMO'ne
ODTÜ'ye ODTÜ'ne
Ünlüyle Biten Eylemlerin Yazımı: "a" ya da "e" geniş ünlüsüyle biten eylem kök ya da gövdelerine gene bu geniş ünlülerle başlayan herhangi bir ek getirildiğinde bu geniş ünlülerde herhangi bir ses daralması olmaz. Örnek :
üYanlış Doğru
Gelmiyen gelmeyen
Bilmiyerek bilmeyerek
Anlamıyan anlamayan

Kesme işaretinin Kullanımı:
A)Özel adlara gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır : Örnek :
üHikmet'ten, Yardım Sevenler Derneği'ne
B)Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmada kullanılır. Örnek :
üTRT'ye, TMO'nun, ODTÜ'den
C)Sayılardan sonra gelen ekleri ayırmada kullanılır : Örnek :
ü1963'ten, 3'ün katları, 5'inci kat
D)Özel adlara gelen ve adlara aile anlamı katan "-ler" çoğul eki, kesme işaretiyle ayrılmaz. Özel adlara gelen "ve benzerleri" anlamı katan "-ler" çoğul eki kesme işaretiyle ayrılır :
üAkşam Ayşeler bize gelecek. (aile anlamında)
üBu topraklar daha nice Atatürk'ler yetiştirir. (ve benzeri anlamında)
E)Özel adlara gelen yapım ekleri kesme işareti ile ayrılmaz. Örnek :
üUrfalı, Çince, Türklük
F)Özel adlara gelen yapım eklerinden sonra eklenen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz.
üAdıyamanlılar, Fransızcadan, Atatürkçülerden

Büyük Harflerin Kullanımı:
A)Her cümlenin ilk harfi büyük yazılır. Örnek :
üOna her konuda yardımcı olduk.
üÜlkemizde yedi bölge vardır.
B)Şiirde her dizenin ilk harfi büyük olur : Örnek :
üBu şehirden gidiyorum
Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi
C)Yazı başlıklarının her sözcüğü büyük olur : Örnek :
üSıfatların Genel Özellikleri
üZiraatte Yeni Buluşlar
D)Belli bir tarihi gösteren ay ve gün adları büyük harfle başlar : Örnek :
ü17 Mayıs, 1997, Salı
E)Bütün özel adlar büyük harfle başlar. Başlıca özel adlar şunlardır:
üKişi ad ve soyadları. Örnek : Kemal Cantürk
üHayvanlara verilen adlar. Örnek : Tekir, Karabaş
üUlus, din, mezhep, tarikat adları. Örnek : Araplar, İslamiyet, Alevilik
üÜlke adları. Örnek : İspanya, Fransa
üİl,ilçe,kasaba ve köy adları. Örnek : Manisa, Ayvalık, Gölcük
üBulvar, cadde ve sokak adları. Örnek : Atatürk Bulvarı, Çiğdem Mahallesi
üKıta, bölge, okyanus, deniz, göl, ırmak, dağ, ova ve orman adları. Örnek : Avrupa, Van Gölü
üÖzel bir ada bağlı olarak kullanılan yön adları. Örnek : Doğu Karadeniz, İç Anadolu
üKurum, kuruluş, dernek, makam ve işyeri adları. Örnek : Türk Tarih Kurumu, İş Bankası
üYapı, yapıt ve ören adları. Örnek : Ankara Kalesi, İnce Minare
üKitap, Dergi, Gazete, Yasa adları. Örnek : Nokta, Yeni Yüzyıl, Medeni Kanun
üBütün dil adları. Örnek : İngilizce, Farsça, Almanca
üBir özel ada bağlı olarak kullanılan ünvan ve takma adlar. Örnek :İnce Memet, Uzun Hasan
üTüm gezegen adları. Örnek : Merkür, Venüs, Mars
üÖzel adlardan türeyen sözcükler. Örnek : Türkçülük, Adıyamanlı, Kemalizm

UYARI :
Dünya, Güneş ve Ay sözcükleri, gezegen anlamıyla (coğrafi terim) kullanılırsa büyük harfle, mecaz anlamda kullanılırsa küçük harfle başlar.
üDünya Güneş'in uydusudur, Ay da Dünya'nın
üBaşımda dünya kadar iş var.
üPencereden içeri güneş girdi.

Bileşik Sözcüklerin Yazımı:
A)Kurallı (özel) bileşik eylemler daima bitişik yazılır : Örnek :
üGidedur (mak), bakıver (mek), öleyaz (mak)
B)Yardımcı eylemlerle kurulan bileşik eylemlerde :
üBirleştirme sırasında ad soylu sözcükte herhangi bir ses düşmesi veya ses türemesi olmuyorsa ayrı yazılır : Örnek : Terk et(mek), pişman ol(mak)
üBirleştirme sırasında ad soylu sözcükte bir ses düşmesi ya da ses türemesi meydana gelirse bitişik yazılır. Örnek : seyir- seyret(mek), kahır- kahrol(mak), his-hisset(mek)
C)İki ya da daha çok sözcükten oluşmuş yerleşim merkezi adları bitişik yazılır : Örnek :
üBahçelievler, Sivrihisar, Çanakkale
D)Bir heceli sözcüklerin başına geldiği bileşik sözcükler bitişik yazılır : Örnek :
üİlkbahar, Akdeniz, Önsöz, İlknur
E)Sıfat ya da ad tamlaması biçiminde oluşmuş ve öylece kalıplaşmış olan bileşik sözcükler bitişik yazılır : Örnek :
üSivrisinek, Atakule, Topkapı, Beşevler
Deyimlerin Yazımı: Deyimler kaç sözcükten oluşursa oluşsun, deyimi oluşturan her sözcük ayrı yazılır. Örnek :
üSon günlerde bu şarkıyı diline doladı.
üBütün gece gözüme uyku girmedi.
üÇok titizdir, her şeyde ince eleyip sık dokur.
üVurdumduymaz, kabadayı, çıtkırıldım.
 
Deyim Aktarması

 

Metafor (Eğretileme, İstiare, Deyim Aktarması)
Bir kavramın, durumun ya da nesnenin doğruda kendisiyle değil, bir başka kavram, durum ya da nesne kullanılarak dolaylı yoldan anlatılması.
Metaforu açıklayan örnek metin:
Antonio Skarmeta, Ateşli Sabır (Çeviren: Tülin Şenruh), İstanbul, Afa Yayınları, 1987: 19-23.
Örnek:
O ne tilkidir o!
Örnek:
"Karadutum, çatalkaram, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem"
Bedri Rahmi EYUBOĞLU

Bütün sözcükler sevgiliyi dolaylı yoldan ve etkili biçimde anlatmak için kullanılmış.
Örnek:
"Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!"
"Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal"
Mehmet Akif ERSOY

"Al sancak" ve "hilal" sözcükleri, Türk bayrağını anlatmak için kullanılmış.
 

Benzetme
 
 Bir nesne, kavram ya da durumu daha iyi, daha güçlü ve etkili anlatabilmek için başka bir nesne, kavram ya da durumdan yararlanmak.
Benzetmede amaç, somutlaştırma, gözde canlandırma sayesinde, anlatılmak istenenin daha etkileyici olmasını sağlamaktır.
Örnek:
Tilki gibi kurnaz.
Taş bebek gibi kız
Örnek:
Bir arpa boyu yol gitmek!
(Bir sorunu) Tereyağından kıl çeker gibi çözmek.
Örnek:
"Dedim inci nedir, dedi dişimdir
Dedim kalem nedir, dedi kaşımdır" Erzurumlu Emrah
Örnek:
"Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye" Karacaoğlan
Örnek:
"Yar yar!
Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar" Bedri Rahmi EYUBOĞLU

Örnek:
"Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine" Nazım Hikmet

Bağdaştırma
 
 Tamlama, deyim gibi söz varlığı içindeki öğeleri ve tümce ya da sözceleri anlamlı, kabul edilebilir birimler halinde biraraya getirme.
Doğan AKSAN
(Doğan AKSAN, Anlambilim, Ankara, Engin Yayınevi, 1999: 83)
Örnek:
körpe salatalık
çıkmaz sokak
ilk gözağrısı
Alışılmamış bağdaştırma:
Anlam belirleyicileri, anlam ayırıcıları arasında uyum bulunmayan birleştirmeler.
Doğan AKSAN
(Doğan AKSAN,
Anlambilim, Ankara, Engin Yayınevi, 1999: 84)
Örnek:
körpe merdiven
Örnek:
Deyimleşmiş alışılmamış bağdaştırmalar:
ömür törpüsü
şeytan çekici
laf ebesi
Örnek:
Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın başkenti orasıdır Cemal Süreya Vakit Var daha
Örnek:
Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının Cemal Süreya San
Örnek:
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu Attila İLHAN Cinayet Saati
Örnek:
Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü Attila İLHAN Cinayet Saati
Örnek:
Demirciler bir nehri dövmektedir Hilmi YAVUZ Yapı İşçileri Anlatıyor
Örnek:
Bir ağaç işliyor yanımda tıkır tıkır Edip CANSEVER Yerçekimli Karanfil


Bağlam (Context)
 
 Bir sözcük ancak diğer göstergelerle birlikte belirli bir kavramı yansıtır; böylece oluşan bütüne bağlam denir.
Örnek:
Çocuğu askere yolladık.//Ne yakışıklı çocuk. ------> Çocuk= Genç erkek
Çoluk çocuk nasıl? ------> Çocuk= Ev halkı,evlat
Çocuğu emzirdin mi? ------> Çocuk=Bebek
Örnek:
Sigarayı bıraktım. ------> Bırakmak: Alışkanlığı terketmek
Annemi eve bıraktım. ------> Bırakmak: Götürmek
İşi bıraktım. ------> Bırakmak: İstifa etmek.
Aliyi bıraktım, onu sevmiyorum artık. ------> Bırakmak: Terketmek,
ayrılmak
Tutukluları bıraktılar. ------> Bırakmak: Salıvermek, tahliye
etmek.
Anlam, konuşmanın ya da yazının bütününe(bağlamına) bağlıdır.
Örnek:
- Babam iyice üşütmüş.
1. Soğuk algınlığına, nezleye yakalanmayı kastetmek için kullanılabilir.
2. Çıldırmaya yakın bir hali anlatmak için kullanılıyor olabilir.
Bu anlamlardan hangisinin kastedildiği, konuşmanın öncesinden ve sonrasından anlaşılabilir.
Örnek
- Elinde ne var?
1. Elinde bir şey saklayan kişiye elinde ne olduğunu sormak için kullanılıyor olabilir.
2. İskambil oynanıyorsa eldeki oyun kâğıtlarını anlatır.
3. Bir işten söz ediliyorsa, sahip olunan malzemeyi, parayı, kanıtları vs. kasdeder.
4. İki kişi dertleşiyorsa Elinden ne gelir? anlamı içerir.
Bu anlamlardan hangisinin kastedildiği, konuşmanın öncesinden ve sonrasından anlaşılabilir.
Örnek:
- Boğaz konusuna gelince...
1. Tıp Fakültesinde bir ders sırasında, iki tıp doktoru arasındaki konuşma sırasında, doktorla hastası arasındaki bir konuşma sırasında kullanıldığında organ olan boğaz anlaşılır.
2. Beslenmeyle ilgili bir konuşma söz konusuysa gıda masrafları, yeme içme işleri anlaşılır.
3. Siyasetle, coğrafyayla ilgili bir konuşmada İstanbul ya da Çanakkale Boğazı kastediliyor olabilir.
Bu anlamlardan hangisinin kastedildiği, konuşmanın öncesinden ve sonrasından, konuşmacıların kimliklerinden, konuşma mekânından anlaşılabilir.
Örnek:
- Kahve içer misiniz?
- Kahve uykumu kaçırıyor.
1. Herhangi bir nedenle sabahlaması gereken bir kişi tarafından verilen bir yanıtsa, Evet, içerim anlamına gelir.
2. Yorgun, uykulu bir kişi tarafından verilen bir yanıtsa Hayır, içmem anlamına gelir.
Örnek:
- Çay ister misiniz?
- Teşekkürler.
1. Evet, lütfen anlamına gelebilir.
2. Hayır, teşekkür ederim anlamına gelebilir.
Bu anlamlardan hangisinin kastedildiği, yanıt veren kişinin jest ve mimiklerinden, ses tonu ve vurgulamalarından anlaşılabilir.

Terimler
 
 Özel bir alanla ilgili kavramları karşılayan teknik sözcükler.
Örnek:
Alegori: Bir duyguyu, düşünceyi ya da kavramı bir başka varlık yardımıyla sembolize ederek anlatma.
Aliterasyon: Aynı harf ya da hecelerin, bir ahenk yaratmak amacıyla cümle içinde sık sık tekrarlanması.
Mazmun: Bazı kavramları, durumları anlatmak için kalıplaşmış sözleri kullanmak.
Örnek: İnci=diş

Atasözleri
 
 Toplumların yaşam deneyimlerinden kaynaklanan ve bilgeliğinin ürünü olan cümle kalıpları.
Toplumun belleğinde yüzyıllarca varlıklarını sürdüren atasözleri, o toplumun yaşam biçimini, kültürünü yansıtırlar. Kalıplaşmışlardır; sözcükleri ve söz dizimleri değiştirilemez. Atasözleri, ulusların dil hazinesinin en zengin ve renkli ürünleridir. Basit kuruluşlu ama derin anlamlıdırlar. Ezgili ve ritmik bir yapıya sahiptirler.
Örnek:
Kuzguna yavrusu şahin görünür.
Emanet atın dişi arpa yerken kırılır.
El elin eşeğini türkü çağırarak arar.
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.

Deyimler
 
 Sözcüklerin kendi anlamlarından ayrı bir anlam için biraraya gelerek, halk dilinde yüzyıllardır söylene söylene kalıplaşmış bir ifadeye dönüşmesi.
Deyimler, bir durum ya da kavramla ilgili ayrıntıları içerir; az sözle çok şey anlatılmasını sağlar. Bir dilin en zengin ve renkli malzemesidir; dilin gücünün göstergesidir. Toplumun geçmişinin, yaşam birikiminin, kültürel ve sosyal kimliğinin işaretlerini taşır. Kalıplaşmıştır; kalıbın içinde yer alan sözcükler eş anlamlı ya da yakın anlamlı başka sözcüklerle değiştirilemez.
Örnek:
Göze gelmek: Göz değmesi.
Göze girmek: Dikkat çekerek ilgi ve değer kazanmak.
Gözden çıkarmak: Vazgeçmek, feda edebilmek.
Gözü yememek: Bir işi yapabilecek gücü ve güveni kendinde bulamamak.
Gözü kesmek: Bir şeyi yapabileceğine güvenmek.
Göze almak: Bir şeyi yapabilecek cesareti göstermek, o fedakârlıkta bulunabilmek.
Gözünü alamamak: Bakmaya doyamamak.
Gözü ısırmak: Tanıyacak gibi olmak.
Gözü tutmamak: Güvenmemek, beğenmemek.
Gözü ilişmek: İstemeden, birdenbire görüvermek
Gözleri yaşarmak: Duygulanmak, ağlayacak gibi olmak.
Gözlerinin içi gülmek: Çok sevindiği gözlerinden anlaşılmak
Örnek:
Canı çıkmak: Çok yorulmak; ölmek; çok yıpranmak
Canı burnunda olmak: Çok yorgun ve kızgın olmak.
Can kulağı ile dinlemek: Çok dikkatli dinlemek
Canından bezmek: Ölecek kadar sıkıntı içinde olmak
Canına susamak: Bela aramak

 
 
  Bugün 18 ziyaretçi (25 klik)  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol